Salı, Ağustos 27, 2013

kuzin bette

o kocası olacak polonyalı sünepe wenceslas'ın gizlice valérie'yle flört etmeye kaçtığı gün, hortense kızımız bütün gece dışarıdan gelen araba seslerini dinler, ha geldi ha gelecek bekler durur. saat sabahın biri, herif hala ortada yok. bizimki başına bir iş mi geldi diye kendini paralıyor, a benim cancağızım. ben de sene sanki 1840'lar değilmiş gibi -1848 kesin değil, onu biliyorum- telefonla arasa iyi olur bence diyorum kendi kendime. balzac, zaman kurgusunu saat ustası gibi işlediği romanının hangi sarsak beyinler tarafından okunduğunu bilseydi...

ama balzac'a daha çok acı verecek olan, iyi - kötü şeklinde kesin çizgilerle ayrıılmamış ve her biri az çok kapitalizmin çamuruna bulanmış karakterlerinden kuzin bette'e iltimas geçen intikam dolu yürekler olurdu bence. kuzin bette'in velinimeti (!) ailenin boğazına çökme hikayesinde üzücü bir yan görmememiz, ikibinli yılların başında aşırı derecede tükettiğimiz güney koreli intikam filmleri yüzünden oldu bana kalırsa. koskoca balzac, eşittir kapitalizm, kent yaşamı ve insanlık komedyası üzerine yazılmış binlerce sayfa, daha yeni geride bıraktığımız on yılın ehlileştirilmemiş duygular parodisine mi kurban gitti? hayır. çok saçma. teori çöktü beyler, dağılın.

Hiç yorum yok: