Salı, Temmuz 26, 2011

Kamu sikismasi

Sehristanbul'un buyuklerimiz tarafindan yuksek modernite eseri olarak tanitilip mimarisine ovguler duzulen kamu binalarinda tuvaletlerin tamamina yakininin kilitlenerek personelin kullanimina hasredilmesi, aganin bokunun ustune bok yapilmadigi tebaa devri nostaljisiyle beraber vatandasin sicmigina duyulan guvensizligin bir disavurumudur. Kamusal alanin orta yerine sicip duvarlari bokumuzla sivamak fantazisiyle kizarir yanaklarimiz. Ne ki isyan sinirlerimiz alinmistir cok onceden. Kamu hizmetinin gonulsuz buzuk-building'ci nesnesi olarak isimizin gorulmesini bekleriz sessizce.

Pazartesi, Temmuz 25, 2011

Kostello on the rocks

Resmin ust yaninda gorunen kaplumbagayi elvis costello'ya benzetmistim ama uzun tirnaklarina bakilirsa bir disi kendisi. Costello'nun disi karsiligi ne olabilir diye dusunmek abesle istigal etmek midir? Filhakika, ironinin altinda saklanan dev buzdagi, erkek cinsine mahsus bir mulk mudur?

Cumartesi, Temmuz 23, 2011

Çarşamba, Temmuz 20, 2011

kendi kendine yanmaz hiçbir şey

neredeyse 20 yıldır her dinlediğimde içimi neşeyle dolduran yorulmaz şarkı. enerjisinden hiçbir şey kaybetmemiş olduğunu keşfetmek güzel bir duygu.


chumbawamba - give the anarchist a cigarette

Salı, Temmuz 19, 2011

Kacis noktasi

Yon bulma kavrayisi zayif bir insan olarak sokaklarda kaybolmaya aliskinim. Zayifligin inatla tekrari, bir tur savunma mekanizmasi gelistirmenize neden oluyor. Kaybolmus olmak tasasiz salinmanin mazeretine donusuyor. Kuskusuz, teorim sokaklarla ilgili. Dogasinda bir butunluk duygusu tasiyan sokaklar. Nerede olursaniz olun sokaktasiniz. Ama binalar oyle degil. Binalar soguk. Icinde olmak yetmez; belirli bir noktasinda, belirli bir saatte bulunmanizi ister. Daireleri, cokgenleri ve akla gelmez hodbinlikleri iceren turlu geometrileriyle, cirkin bir dongunun zavalli kuklasi yapar kisiyi. Kisi bu, doner. Simetrisi ergiyene dek...

Pazartesi, Temmuz 18, 2011

totoş'u takdimimdir

panda kırması kedi totoş, iki adım yürüyüp kıçını devirmeden önce masanın altında antin kuntin işlerle uğraşırken tuğba tarafından görüntülendi.

Cuma, Temmuz 15, 2011

downliners sekt - hockey nights in canada

Ciglik cigliga bir gun demis ki...

Kullanma imkani bulamadiginiz sinema biletlerinizi saklayiniz. Gunun birinde biletin uzerindeki tarihe geri donmek isterseniz zaman makinasindaki yolculugunuzda konduktor kullanilmamis biletinizi kontrol edecektir. Gecmiste kalmis zamanin olu goruntulerine bakmak icin gecmise donmek tehlikeli bir dongu riskini de beraberinde tasir. Karanlik uzayda bir kutlesi olan her Antonioni kisisi bu riski goze alabilir.

Çarşamba, Temmuz 13, 2011

Kizlar & erkekler

Butun aksam 'simdiki kizlar erkekleri kandiriyor' sarkisini aradim, bulamadim. Arif susam mi, nejat alp mi? Taverna arkadaslarimi aradim. Onlar da bilemedi. Sarki baska bir adla mi yayinlanmisti, hidden track miydi? Imdat!

Salı, Temmuz 12, 2011

as the crow flies




the advisory circle - now ends the beginning

simon reynolds'ın retromania'sını okurken, muhteşem ghost box plak şirketinden yayınlanan bu kayıt pek mânidar oldu.

Cumartesi, Temmuz 09, 2011

Beyaz curume

Saclarim beyazliyor. 20 yil sonra bu kez mutlulukla selamliyorum kirlasan saclarimi. Ne curuse yakisiyor.

Run you fools!

Hafta ici runner's world dergisinden kaptigim 3-5 numara sayesinde %10 performans artisi. Usul esasa takaddum eder demis buyuklerimiz. Simdi sira hafta icinden bir aksam ya da sabahi kosu icin calmakta.

Perşembe, Temmuz 07, 2011

Ceds & Nesils

Muze muduru olmasak da hepimizin icinde padisahin sol testisinden bir parca bulunur.

Çarşamba, Temmuz 06, 2011

Zamanin (osu)ruhu

Kankalar birligi daimi temsilcisi dostumla beraber avare yillarimizin sonlarini ensemizde hissettigimiz sikintili bir donemde ortakoy'den besiktas'a dogru turaliyorduk. Onumuzde iki oglan. Onlarin da onunde iki genc kiz. Oglanlar onunde gidenlere hafif siddette birkac sozle takiliyor. Kizlar orali olmuyor ama iki adim sonra iclerinden biri arkadaki oglanlardan birine esasli bir tokat askediyor. Olay cigrindan cikacakmis gibi ama cocuk, yanagini eliyle sivazlarken kahkahalarla gulmeye basliyor. Ben de seni seviyorum diyor kiza. Kizlar kikirdiyor bu sefer. Neyse bu son cumle onemli degil anlatacaklarim icin. Gorgu tanigi teorisyenler olarak pozisyonu tartisiyoruz dostumla birlikte. Varsayimimiz su: "yavsaklik laf atmakta degil, tokadi yedikten sonra piskin piskin gulebilmekte saklidir." Buzuk turk muharriri ozkok'un bugunku makalesi nedense yukaridaki hikayeyi hatirlatti bana. Yuce gonullu bir yavsak vesselam.

Kavram kargasi

Sariyer'de kilisenin onundeki cay bahcesinde oturuyorum. Burasi ne kilisesi bey amca? Yahudi kilisesi diyor bey amca. Sen iyisi mi bir cay daha ver bana.

Salı, Temmuz 05, 2011

Somay vs k666

Ruyamda bulent somay beni dilencilere para vermedigim icin itham ediyordu. Adimin yanina ikidebir 666 ekleyip... Nerden tanimisti ki beni? Baska bir noktadan ovuyor muydu yoksa dupeduz yerin dibine mi geciriyordu anlayamadan baska bir ruyaya gectim. Yerle birdi gok.

Pazartesi, Temmuz 04, 2011

o çocukların isyanı

sahnede reggae tınıları başladı. türkiş dubbed. yıldızlı şapka. aşk, barış, devrim (bunu duyduğumdan pek emin değilim aslında). biraz küfürlü bir şarkı söyleyeceğiz şimdi hep beraber dedi bandonun vokali. benim o.larla bir sorunum yok. tek derdim o. çocuklarıyla nakaratlı bir şarkı. zamanımızda karşı olmak bıçak sırtında yürümekle eşdeğer. azınlıkta kalan bir güzelliği savunurken çoğunluğun üzerinize yapışan pisliklerini farketmiyorsunuz. tabii sahnede de şöyle bir dert var. bir yandan sokaktan biri olmak, bir yandan karşı olmak. ama sokaktan söz ederken bütün ataerkil kökleri de beraberinizde taşıyorsunuz. karşı olduğunuz da yine toplum dışılık oluyor ve söylem ilk anda garip karşılansa da bir şekilde sahipleniliyor. karşı olmak, yalnız kalacağını bile bile gerekirse o. çocuklarını da savunabilmektir. yok sayma, tiksinti ve aşağılamanın karşısında çekilen acıyı azaltacak merhemin inanmakla yakın bir bağlantısı olsa gerek.

Pazar, Temmuz 03, 2011

Run to the hills

Kosu maceram duse kalka ama tam gaz devam ediyor. Bu sabah yikimin esigine gelmis bedenimi yerinden kaldirip semt stadinda teyzelerle birlikte kaldigim yerden sahayi tavaf etme isime geri dondum. Murakami kosarken hicbir sey dusunmedigini soylerken hakliymis. Nikotin lekeli cigerlerimle gunesin alninda hareket etmek beynimde katmerli bir bosluk yaratiyor. Dunya dursa durup ne oluyor diye dusunmem herhalde. Bir de kosu tanisikliklari, tanikliklari var. Terli ve sessiz bir sosyallik. Duzenli olarak kosanlara ozenip onlarla sidik yaristirirken sistemleri hata verenler var mesela. Bir zamanlar ben de boyle kaptiriyordum kendimi. Sonra eve surunerek donmek zorunda kaliyordum. Gun gectikce belli bir alcakgonulluluk disiplini ediniyorsunuz. Tasidiginiz mal'zemeyi taniyorsunuz ya da. Sakalli bir amca gordum bugun. Parkurda atletik bir genci sollamaya calisirken donup "her sabah bir bardak bal yiyip kosuyordum. Bugun oyle geldim, dizlerim tutmuyor simdi gordun mu bak" dedi genc adama. Adamda da sahanin gonullu antrenoru havasi vardi ki, herkese tavsiyeler veriyordu. Duzenli kosmak lazim abi. Bir tur yuru simdi teyze. Amcaya da "birakmayacaksin baba, balsiz gelmeyeceksin" dedi. Etrafindaki insanlarin icinde bulundugu ortak aktivitenin en buyuk bilirkisi olmak onu gururlandiyordu besbelli. Kosmak kesinlikle basit bir eylem degil. Bir tane kosu for dummies kitabi edinmem lazim.

Cumartesi, Temmuz 02, 2011

Run for your lives

Uc hafta once yeniden kosmaya basladim. Ilk hafta sonu firesiz... ikinci hafta sonu sistem pazar sabahi iflas etti. Bugunse sabah 6'ya kurdugum saati duyamadim bile. Bir yerde hata yapiyorum sayin murakami biliyorum. Sorun, cok bilinmeyenli bir denklem.

Cuma, Temmuz 01, 2011

Sifir

Iki tus genisliginde sifir, masanizda salon salamanje bir genisleme yaratir.