Pazar, Mayıs 26, 2013

edebiyat tarihindeki ölüm sahnelerini derleyen bir antoloji düşünün. günümüz insanının çok çektiği spoiler illetinden azade olmasını beklemek hayal olur fakat nasıl bir şey ortaya çıkacağına dair varsayımlarda bulunabiliriz. büyük romanların ölüm sahnelerini aklıma getirmeye çalışıyorum. yaşamı tüm dokulara nüfuz edercesine işleyen yazar, uçurumun kıyısına geldiğinde boşluğa doğru bağırıp sesinin yankısını boşuna bekler gibidir. kendi eserinin tanrısı rolüne soyunsa da daha ilerisi için söz söylemekten sakınır. iyi de yapar. ama bir şey var ki, her iyi ölüm kurgusunun olmazsa olmazıdır. son anın fotoğrafında  hep bir şaşkınlık gözlemlenir. geri dönme isteğinin ardından her şeyin çok geç olduğu duygusu. zihinde şimşek gibi çakan "şimdi sıçtık" ünlemi. bu da olmasa ölmenin hiç heyecanlı bir tarafı olmayacak diye düşünürsünüz.

Hiç yorum yok: