Çarşamba, Nisan 13, 2011

çıplak göz

sığ düşünce, yüksek beğeni standartlarıyla donanmıştır. ama kopartılan kahkaha tufanı içinde ne oldukları duyulmaz hiç (imdb top 100 mü?). çetin inanç, sözün tıkanıp kaldığı noktada en sağlam kozunuzdur. tartışmasız kötü. izlemek bile gerekmez. herkes tarafından kabul görmüş kitschliği, güruhun ortak eğlence malzemesidir. daha ilerisini düşünmeniz istenmez. nasıl da beceriksizce apartılmıştır onca kült film, değil mi? gülünüz. onun bu söylenenleri masum bir utanç ve pişmanlıkla kabullendiğini bilmeseniz de olur.
nude for satan izliyordum. şimdilerde gözlerimin yavaşça kaybettiği uzağı net görme becerisinin film izlememe engel olmayacağına kendimi inandırmak için flu görüntülerle mi haşır neşir olmak istiyordum? mümkün. gotik bir şato ve terkedilmeye yüz tutmuş geniş bahçesi, tuhaf ev sahibi ve hizmetçisi, mebzul miktarda çıplaklık, zaman üzerine iddialı bir teori. malzemeler ağız sulandırıyor ama tarife gelince el ayak dolanıyor, sıra şaşıyor. seyirci olarak bir oyun icat etmeye zorluyor bu durum beni. acemice kaydedilmiş her sahneyi kafamda yeniden kurguluyorum bu oyunda. filmi aynı anda tekrar inşa etmeye çalışıyorum. başka zaman olsa ayırdına varamayacağım ayrıntılar takılmaya başlıyor gözüme. kaza sahnesinde kadrajın içine savrulan tekerleği siliyorum. bahçenin etrafında hep aynı yere çıkan adam şatoya bakmasın istiyorum. ama örümcek kalsın. kadını düşerken görüntüleyen kamera hilesine neredeyse sevgi besliyorum. başka nasıl çekilebilirdi ki? ekrandan yansıyan ışıkla yarıştırdığım beynim teklemeye başlıyor sonra. kıvıramadığım anlar çoğalıyor. filmin son dakikalarında teslim bayrağını çekiyorum, boşluğu yakalamaya çalışır gibi danseden çıplak kadınların ağır çekim görüntülerine bırakıyorum kendimi. yönetmenle birlikte ateşe veriyoruz filmi. herkes kendi yoluna gidiyor. başka bir beklentimiz yoktu ki...

Hiç yorum yok: